Bilgi

Deprem Nedir? Neden Meydana Gelir?

Tarih |

Deprem Nedir?

Deprem, yer kabuğunda beklenmedik bir anda ortaya çıkan enerji sonucunda meydana gelen sismik dalgalar ve bu dalgaların yeryüzünü sarsması olayıdır. Sismik aktivite ile kastedilen, meydana geldiği alandaki depremin frekansı, türü ve büyüklüğüdür. Depremler sismometre ile ölçülür. Deprem esnasında ortaya çıkan enerji moment magnitüd ölçeği (ya da eskiden kullanımda olan Richter ölçeği) ile belirlenir. Bu ölçeğe göre üç ve altı şiddetindeki depremler genelde hissedilmezken 7 ve üstü şiddetteki depremler yıkıcı olabilir. Sarsıntının şiddeti Mercalli şiddet ölçeği ile ölçülür. Depremin meydana geldiği noktanın derinliği de yıkım kuvvetine etkilidir ve yeryüzüne yakın noktada gerçekleşen depremler daha çok hasar vermektedir.

Büyük depremler olduktan sonra, bir süre devam eden küçük depremlere artçı depremler denir. Bazen büyük depremler olmadan önce küçük sarsıntılar olur. Bu küçük sarsıntılara da öncü depremler adı verilir.

Deprem Neden Meydana Gelir?

Dünyanın içyapısı konusunda, jeolojik ve jeofizik çalışmalar sonucu elde edilen verilerin destekledigi bir yeryüzü modeli bulunmaktadır. Bu modele göre yer kürenin dış kısmında yaklaşık 70-100 km kalınlığında oluşmuş bir taş küre (Litosfer) vardır. Kıtalar ve okyanuslar bu taş kürede yer alır. Litosfer ile çekirdek arasında kalan ve kalınlığı 2900 km olan kuşağa manto adı verilir. Mantonun altındaki çekirdeğin “Nikel-Demir” karışımından oluştuğu kabul edilmektedir. Yerin yüzeyinden derine inildikçe ısının arttığı bilinmektedir. Enine deprem dalgalarının yerin çekirdeğinde yayılamadığı olgusundan hareketle, çekirdeğin sıvı bir ortam olması gerektiği sonucuna varılmaktadır. Taş kürenin altında astenosfer denilen yumuşak üst manto bulunmaktadır. Burada oluşan kuvvetler, özellikle konveksiyon akımlarının etkisiyle taş kabuk parçalanmakta ve birçok levhalara bölünmektedir. Halen 10 kadar büyük levha ve çok sayıda küçük levha vardır. Bu levhalar üzerinde duran kıtalarla birlikte, astenosfer üstünde sal gibi yüzmekte olup birbirlerine göre insanların hissedemeyeceği bir hızla hareket etmektedir. İşte yer kabuğu oluşturan levhaların birbirlerine sürtündükleri, birbirlerini sıkıştırdıkları, birbirlerinin üzerine çıktıkları ya da altına girdikleri bu levhaların sınırları dünyada depremlerin oldukları yerler olarak karşımıza çıkmaktadır. Depremlerin önemli bir bölümü yeryüzünden yaklaşık 12 km derinliklere kadar uzanan elastik kısımda üst kabuk şeklinde meydana gelmektedir.

Faylanma Teorisi

Deprem, yer içinde fay olarak adlandırılan kırıklar üzerinde biriken biçim değiştirme enerjisinin aniden boşalması sonucunda meydana gelen yer değiştirme hareketinin neden olduğu karmaşık, elastik dalga hareketidir. Bu yer değiştirme miktarı, depremin büyüklüğü ile doğru orantılı olup özellikle sığ depremlerde belli bir büyüklükten sonra faylanma ile ilgili kırıklar yeryüzünde görülmektedir.

1- İki Yönden Sıkıştırılan Kaya

2- Bu Kuvvet Altında Kayanın Zamanla Şekil Değiştirmesi

3- Kayanın Kırılmasıyla Fay Oluşumu ve Depremin Meydana Gelişi

Fay Çeşitleri: Normal faylanma, genelde yer kabuğunda yatay çekme sonucu oluşur. Ters faylanma, yatay basınç kuvveti sonucu oluşur. Yatay sıkıştırmalı faylanma da bloklar birbirlerine nazaran yatay hareket yapar. Yatay faylanma hareketinin sağ veya sol atımlı olduğu ise faya üstten bakılarak anlaşılabilir. Üstten bakıldığında, relatif yer değiştirme sağa doğru ise sağ atımlı, sola doğru ise sol atımlı olarak tanımlanır.

3 Yorum

  1. Mehmet Olgun

    27 Mayıs 2019 at 04:24

    Yer kürenin dış iki yüz kilo metre derinliğe kadar kısım uzaydan asteroit olarak gelen yerleşen malzemelerle Yer küreye has dış kabuk malzemeleriyle karışık malzeme ile bu malzemelerin ayrışmış birleşmiş malzemelerden oluşmuş dış kabuktur. Yer kürenin dış kabuğunda olan tüm olaylar kimyasal olayların neticesidir.(yanardağlar, depremler, dağlar, ovalar, kıtalar, adalar, petrol, doğalgaz)

  2. Mehmet Olgun

    18 Ağustos 2019 at 00:28

    Dünya küresinin ilk hali 200km derinliğine kadar su ve karbonat olan bir zamanda uzaydan parçalanmış yıldız kalıntıları asteroit olarak gelmiş karbonatla suyu altına alarak Dünya küresinin derinliklerine yerleşmiştir. Uzaydan gelen asteroitler yapılarında oksijen olmayan saf (demir, krom, bakır, altın gibi) maddelerdir. Derinliklerde demir suyun oksijenini alarak demir oksitleri oluştururken hidrojeni açığa çıkarır. Diğer tarafta krom karbonatın üç oksijenini alarak karbonu açığa çıkarır. Açığa çıkan hidrojen ile karbonun çok miktarda birikiminin reaksiyon şartları oluşmasıyla çok büyük patlama, çok büyük depremle DOĞALGAZ ile PETROL oluşur.

"Yorum Yazın"

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Popüler Yazılar

Exit mobile version