Günümüzde eğitimin önemi gittikçe artıyor. Yalnızca lisans mezunu olmak artık pek bişey ifade etmiyor. Evet yüksek lisans ve doktora hakkıyla yapanlar için eğitimin önemli aşaması fakat herkes böyle düşünmüyor. Eskiden yüksek lisans ve doktora akademik kariyere giden yolda bir basamak olarak görülüyordu oysa bu durum günümüzde hiçte böyle değil. Kimileri gerçekten eğitim alanında uzmanlaşmak için, kendilerini geliştirmek için, akademisyen olmak için yapıyor oysa kimileri de iş hayatında yükselmek için, askerliği uzatmak için ileride lazım olur diye ve maalesef ki işsizlik yüzünden yapıyor. Bu makalede akademik hayatın içinde olan birisi olarak yüksek lisans ve doktora eğitiminden kısaca bahsetmeye çalışacağım.
Yüksek Lisans; Lisans eğitimi bittikten sonra devam edilen eğitime denir. ‘Master’ olarak da adlandırılır. Yüksek lisans yapmak için Ales’e girip 55 puan almak gerekiyor. Ancak sıralamaya girileceği için bu puan oldukça düşük. Puan ne kadar yüksek olursa girme şansı da o kadar artar. Ayrıca akademik kadrolara başvurabilmek için hem Ales hem de yabancı dilden yeterli puan almak gerekiyor. Tecrübelerime dayanarak şunu söyleyebilirim ki en mantıklısı tez’e başlamadan önce bu iki sınavdan adamakıllı puanlar alıp kadroya yerleşip sonra devam etmek aksi takdirde tez çalışmalarının yoğunluğundan sınavlara çalışma fırsatı bulunmuyor.
Yüksek lisans; tezli ve tezsiz yüksek lisans olmak üzere ikiye ayrılır:
-Tezli yüksek lisans programında, öğrencinin bilimsel araştırma yaparak bilgilere ulaşma, bu bilgileri değerlendirme ve yorumlama yeteneği kazanmasını sağlıyor. Ayrıca akademisyen olmak için atılan ilk adımdır.
-Tezsiz yüksek lisans programında, yapılan araştırmalardan elde edilen bilgileri öğrenciye kazandırmayı gösteriyor. Akademisyenlik için bilimsel araştırma yapılmıyor.
Yüksek lisans yaptığınızda alanınızla ilgili daha derin düşünme ve araştırma yeteneği kazanmış olursunuz, uzman ünvanı kazanırsınız, işe girmek istediğinizde avantaj sağlar ve bence en önemlisi akademisyen olmak için ilk adımı atmış olursunuz.
Doktora; bir lisans veya yüksek lisans programını bitirdikten sonra o bilim dalında sınav ve bilimsel bir eserle erişilen bir derece veya basamaktır. İngilizcedeki resmi tanımlama terimi ‘Ph.D’ (Doctor of Philisophy) dir. Doktoraya başvurabilmek için Ales’ten en az 70 yabancı dilden de 55 puan almış olmak gerekiyor. Doktora ders aşaması bittiğinde yeterlilik sınavı yapılır bu sınav sözlü ve yazılı olmak üzere iki şekildedir. Bu sınavlardan üniversitenin belirlediği puan alındığında tez’e başlama hakkı kazanılmış olur aksi takdirde altı ay uzatma verilir altı ay sonunda tekrar sınava girilir, başarılı olduktan sonra tez çalışmalarına başlanır. Doktora bittikten sonra Doktor ünvanı kazanılır,
Doktora yaptığınızda bağımsız araştırma yapma, bilimsel olayları geniş ve derin bir bakış açısı ile irdeleyerek yorum yapma ve yeni verilere ulaşmak için gerekli adımları belirleme yeteneği kazanmış olursunuz.
Lisansüstü programlara başladığınızda ulusal ve uluslarası katılımlı kongre ve seminerlerde sözlü ve poster sunumları yaparak hem kendinize olan özgüveninizi artırmış olursunuz hem de bilim adına ne gibi çalışmalar yapılmış, eksiklikler neler bunları belirleyerek bilimdeki açığı kapatma konusunda fikir sahibi olursunuz.
Ayrıca bu lisansüstü eğitimleri esnasında öğrenci değişim programlarıyla yurtdışına gidip belli bir süre eğitim almak oradaki çalışmaları takip etmek ve yabancı dili geliştirmek gibi önemli fırsatlarda sunuluyor.
Buraya kadar işin prosedür kısmından bahsettik peki bu programlara yerleştiğinizde nelerle karşılaşacaksınız biraz da bundan bahsedelim;
Yüksek lisans neyse de doktora oldukça zor bir maraton. Bu zorlu maratonda karşınıza bir sürü olumsuzluklar çıkacaktır. Yapmanız gereken tek şey sabretmek. Eğer laboratuvar ortamında çalışıyorsanız deneyleriniz çıkmayacak farklı metodlar deneyeceksiniz bu sizin aylarınızı hatta belki yıllarınızı alacaktır. Pes edip bırakmayı bile düşüneceğiniz zamanlar olacaktır. Ama tüm bu olumsuzluklara sabredip, sonunda elde edeceğiniz başarı ile bilime yeni şeyler kazandırmanın zevkine varacak ve işinizin ne kadar önemli olduğunu anlayacaksınız.
Tabi bu dönemde çevrenin baskısına ve sorularına maruz kalmamak elde değil. -Ne zaman bitecek? -Eee bitince ne olacaksın? Bu işle alakası olan da olmayanda bu soruları muhakkak soracaktır. Bu sorular sizi oldukça üzecek, canınızı sıkacak, moralinizi bozulacak ve hevesinizi kıracaktır. Şunu söyleyebilirim ki bunları hiiiiççç umursamayın, kulaklarınızı tıkayın. Sizin belli bir hedefiniz olsun bu yoldan şaşmayın, kim ne derse desin muhakkak ki emeğinizin karşılığını er ya da geç alacaksınızdır.
Bilime, bilmeye meraklıyım, bilimi bizzat kendim yapmak istiyorum, oldukça sabırlıyım, her türlü zorluğa katlanmaya varım diyorsanız bilim dünyasına hoşgeldiniz…