Muz, Güneydoğu Asya’nın tropikal bölgelerinde doğal olarak yetişen bir ağaçsı bitkiye ve bu bitkinin yeşil kabuklu (bazı türlerinde kırmızı veya pembe kabuklu) uzun meyvelerine denir. Türkiye‘de daha çok Bozyazı ile Anamur arasında üretilmektedir. Fakat son yılarda Silifke, Erdemli, Mersin, Manavgat ve Serik gibi yerlerde de örtü altında üretimi başlamıştır.
Muz bitkisi scitamineae takımının musaceae ailesinin musa cinsine ait bir bitkidir. Muz bitkisinin 40 türü ve 300’den fazla çeşidi vardır. Ana vatanı Güney Çin, Hindistan ve Hindistan ile Avustralya arasında kalan adalardır. Muz bitkisinin balıkçılar tarafından kültüre alındığı tahmin edilmektedir. Muz bitkisi ülkemize ilk defa 1800’lü yıllarda süs bitkisi olarak Mısır’dan Alanya’ya getirilmiştir. O yıllarda daha çok süs bitkisi olarak yetiştirilen muzun meyve verdiğinin görülmesi üzerine 1930’lu yıllardan sonra meyvesi için ticari amaçla muz yetiştirilmeye başlanmıştır.
Dünya üzerinde meyvesi belki de en fazla tüketilen bitkilerden biridir. Muzun bu kadar aranmasının sebebi sadece kolay erişilebilen ve kolay tüketilebilen bir bitki olması değildir. Bu tüketimin ardında muzun çok besleyici bir besin kaynağı olması, birçok vitamin, protein, mineral ve aminoasiti içeriyor olması yatmaktadır. Batı Avrupa ülkelerinde sadece tadı ve kokusu için aranan bir meyve konumunda ise de üçüncü dünya ülkelerinde çok önemli bir besin maddesidir. Az gelişmiş ülkelerde çocuklar ihtiyaçları olan proteini muz yiyerek almaktadırlar.
Muz Faydaları Nelerdir?
Muz bitkisi genellikle çiğ olarak tüketilebilen bir meyvedir. Olgun muz meyvesi şekerce zengindir ve kolay sindirilir. Meyve salataları arasında yer alır. Özellikle Afrika ve Hindistan’da yeşil iken pişirerek de tüketilmektedir. Şifalı bitkiler arasında sayılan muz beyin gıdası veya afrodizyak bir bitki olarak kullanılmaktadır. Muz meyvesi alkollü içecek yapımında kullanılmaktadır. Muz gövdesi, yaprak sapı ve salkımının suyu çok güçlü bir kan kesicidir. Muz lifleri şapka, hasır ve hediyelik eşya yapımında, Avrupa’da ise gemi halatı ve oto döşemeleri yapımında kullanılmaktadır.
Muz kemik gelişimini sağlar, sinir zafiyeti ve yorgunluğu giderir. Böbrek ve mafsal iltihabında, bağırsak hastalıklarında faydalıdır. Müzmin kabızlık çekenler fazla yememelidir. B1, B2, C, A ve E vitaminlerini içeren muz, potasyum, demir, kalsiyum, fosfor, sodyum ve iyot açısından da çok zengindir. Muzun kalori düzeyi çok yüksek olmasına karşılık hiç kolesterol içermemektedir. Kalp kaslarını geliştiren sodyum ve potasyum maddeleri içermektedir.
Potasyum terleme sebebiyle kapasitesini yitirmeye başlayan kasları canlandırır ve daha kolay hareket etmelerini sağlar. B1 vitamini sayesinde sinir dokularının normal çalışmasına da etki eder. İçerdiği iyot sayesinde de tiroid bezinin dengeli çalışmasına yardım eder.
Muz bitkisi en büyük çiçekli otsul bitkidir. Bitkileri sıkça ağaçlarla karıştırılır ve 7.6 metreye kadar çıkabilirler. Yaprakları sarmal bir biçimde yer alır ve 2.7 metre uzunluğa, 60 cm genişliğe kadar büyüyebilir.
Muz Çeşitleri Nelerdir?
Muz bitkisinin yaklaşık 300 çeşidi bulunmaktadır. Bu çeşitlerin 150 adedi hibrit, 150 adedi de tomurcuk mutasyonuyla elde edilmiştir. Fakat dünyada iki çeşit muz grubu yetiştiriciliği yoğunluk kazanmıştır. Bunlar:
Gross Michel Grubu: Bu grupta yer alan muzlar uzun boylu bitkilerdir. Eskiden dünyada en çok yetiştirilen bu grubun bazı hastalıklara karşı az dayanıklı olması nedeniyle yetiştiriciliğinden yavaş yavaş vazgeçilmektedir.
Cawendish Grubu: Bu grupta yer alan muz bitkileri bodur boylu bitkilerdir. Günümüzde dünyada en çok üretimi yapılan gruptur. Fakat salkımlar üzerindeki parmakların dizilişi düzgün olmadığından hasat sonrası ambalajlamaya önem verilmelidir.