Bilgi

Karoshi: Ölesiye Çalışmak


Çalışmak emek vermektir yani bir şey ortaya koymak, oluşturmak yapmak için emek harcamaktır.  Hayatta her şey her zaman çalışır. Biyolojik olarak durduğumuzu söylemek imkansızdır, verilen her uğraş bir çalışmadır. Peki ama ne için çalışıyoruz? Hedeflerimiz ve hayallerimiz için mi, ailemiz için mi, kendi mutluluğumuz için mi, sosyal statü kazanmak için mi yoksa daha çok para kazanmak için mi? Bugün maalesef içinde bulunduğumuz sistemde pek çoğumuzun çalışma amacı para kazanmak oldu ve üstelik para kazanmanın yanı sıra hayatlarımızı kaybettiğimizin farkına varmayarak.

Elbette insanoğlu yaşamını sürdürmek için çalışmak zorundadır ama çok çalışarak değil verimli çalışarak. Çünkü aşırı çalışma beraberinde birçok hastalığa neden olur. İş yerlerinde stres yükünün artmasıyla birlikte, kalp-damar hastalıkları, kas-iskelet sistemi hastalıkları, işsizlik nedeniyle işini kaybetme korkusuyla depresyon anksiyete, yetersiz fiziksel aktivite, uyku sorunları ve ölesiye çalışmaya bağlı olarak görülen ‘karoshi’.

Çağımız teknolojisi ile tüm dünyaya adını duyuran Japonya her yıl binlerce çalışanının karoshi sonucu kaybetmektedir. 1990’larda adını duyurmaya başlayan bu terim ‘aşırı çalışmak’ anlamına gelen ‘karo’ ve ölmek anlamına gelen ‘shinimasu’ kelimelerinin birleşmesinden ortaya çıkmıştır.

İkinci Dünya savaşının yıkımından sonra 1945-1975 yılları arasında Japon ekonomisindeki dikkat çeken yükselişin, bedelini insanlar ödemiştir. Öyle ki bütün yıl günde on-on iki saat, haftada altı ya da yedi gün çalışmışlardır. Strese bağlı olarak ani kalp krizi veya beyin kanaması şeklinde görünen karoshi vakası ilk olarak 1969 yılında Japonya’nın bir gazete dağıtım şirketinde çalışan 29 yaşındaki bir erkek çalışanda ani beyin kanaması görülmüştür.  Örnekler oldukça fazla ama iki örnek daha vermek gerekirse;  bir hafta boyunca bir gıda işleme şirketinde çalışan işçi 110 saat çalışmış ve 34 yaşında kalp krizi geçirerek ölmüştür. Bir başka vakada ise bir otobüs şoförü 1 yılda 3000 saatten fazla çalışmış ve 15 günde  bir gün izin günü olmadığı için 37 yaşında felç geçirerek hayatını kaybetmiştir.

Karoshi olayı sadece Japonya’da değil birçok ülkede kendini gösteriyor. New York şehrinde, karoshiden kaynaklanan tazminat davalarının sayısı her yıl 200-300 civarında. Güney Kore’de ise 2 binin üzerinde dava var. Ülkemizde de İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği (İSİG) Meclisi’nin hazırladığı rapora göre,  karoshi nedenli en az 392 iş cinayeti yaşandığı bildirilmiştir.

Görüldüğü gibi durum hiçte iç açıcı değil.

Peki karoshi ile mücadele edilebilir mi? Bu mümkün mü? Elbette mücadele edilebilir. Bazı tedbirler bunu mümkün kılacaktır. Öncelikle yapılması gereken işverenlerin çalışanlarına ve ailelerine her türlü tıbbi ve psikolojik destek vererek çalışanların düzenli olarak sağlık kontrollerinden geçirilmesi sağlanmalıdır. İşveren sağlıklı verimli çalışma ortamı sağlamalıdır. Aşırı iş yükü ortadan kaldırılmalı, mesai saatleri azaltılarak çalışan sayısı artırılmalıdır. Ve taşeronlaşmanın iş güvenliği üzerindeki olumsuz etkilerinin farkına varılarak ortadan kaldırılmalıdır.

Özetle, aşırı çalışmak ne bize ne de çalıştığımız şirkete pozitif bir katkı sağlamaz aksine birçok sağlık sorununa hatta ölüme neden olur. Öyleyse ne yapalım. Elbette çalışalım çalışmadan hiçbir şeye sahip olamayız bu bir gerçek ama düzenli ve yeterince çalışalım. Abartmayalım!

Ve her zaman şu gerçeğin farkında olalım;

“Çalışmak bizi şu üç büyük beladan kurtarır: Can sıkıntısı, kötü alışkanlıklar ve yoksulluk.”

(Voltaire)

Yorum yapmak için tıklayın.

"Yorum Yazın"

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Yukarı