Kardak Kayalıkları, Ege Denizi’nde Kalolimni kayalığının 5 km doğusunda, Muğla ilinin 7 km batısında bulunur. Kayalıkların toplam alanı 40 dönüm kadardır. Halk dilinde İkizce veya Limnia (Yunanca) diye de adlandırılır. İki adet adacıktan oluşmaktadır.
II. Dünya Savaşı öncesi koşullar çerçevesinde müzakere edilen 4 Ocak 1932 Tarihli Türk – İtalyan Sözleşmesi ile bölgenin güneyinde egemenlik düzenlemeleri yapılmış ve bu amaçla çekilen hattın kuzeyde üzerinde hiçbir tartışma olmayan hatla birleştiği ifade edilmiştir. Kardak Kayalıkları da içeren bu bölgeyle ilgili düzenlemeler ise 28 Aralık 1932’de hazırlanan bir metinde ele alınmıştır ve burada Kardak Kayalıkları açıkça İtalyan (sonra Yunan) tarafında görülmektedir. Ancak, bu metnin resmi olarak yürürlüğe girip girmediği tartışmalıdır ve Türkiye, Kardak Kayalıkları’nın aslında hiçbir zaman devredilmediği tezini de bu metnin bağlayıcı bir belge olmadığı iddiasına dayandırmaktadır. Nihayetinde, 1923 Lozan Antlaşması‘nın İtalya’ya devredilen adacıkları tanımlamak için kullandığı “bağlı adacıklar” ifadesinin içeriği 1932’de doldurulmaya çalışılmış, II. Dünya Savaşı‘nı takiben imzalanan Paris Antlaşması‘yla da ismen sayılan adalar ve “bitişik adacıkları” Yunanistan’a devredilmiştir. Bu durumda, Türkiye ile Yunanistan arasında tartışma konusu olan da Lozan Antlaşması’nın “bağlı”, Paris Antlaşması’nın da “bitişik” olarak nitelediği adacık (ve kayalıkların) hangi coğrafi formasyonları (ve özellikle de Kardak Kayalıkları‘nı) içerip içermediğidir.
Ocak 1996’da Yunanistan ile Türkiye arasında, bir Türk gemisinin karaya oturması sonucu meydana gelen olaylar yüzünden iki ülke savaşın eşiğine geldi. Bu olay Kardak Krizi diye adlandırılmaktadır. Kardak Krizi Ocak 1996’da Yunanistan ile Türkiye arasında Türk bandıralı bir geminin Kardak Kayalıkları‘nda karaya oturması sonucu Türk ve Yunan kurtarma ekipleri arasında anlaşmazlık çıkınca patlayan krizdir ve iki ülkeyi savaşın eşiğine getirmiştir.
Figen Akat isimli Türk gemisi 25 Aralık 1995 tarihinde Ege Denizi’ndeki Kardak Kayalıkları’nda karaya oturdu. Bu olaydan sonra Yunanistan, deniz kazasının kendi karasularında olduğunu ileri sürdü. Türkiye ise, söz konusu adaların kendisine ait olduğunu belirtti. Yunanistan Ordusu, bir süre sonra doğudaki adacığa asker çıkarıp, bayrak dikti. Bunun üzerine iki ülkenin deniz kuvvetleri, adanın çevresinde konuşlandı.
Dönemin Başbakanı Tansu Çiller, O bayrak iner, o asker gider diyerek Türk Silahlı Kuvvetleri’nin savaşa hazır olduğunu belirtti ve 30 Ocak 1996 gecesi adaya asker çıkarılmasını istedi. Türk SAT ve SAS komandoları Doğu Kardak’ı kuşatmış olan Yunan donanmasının arasından geçerek hemen yandaki ikinci adaya (Batı Kardak) gece operasyonu ile çıkıp Türk bayrağını diktiler. Daha sonra Bill Clinton‘un telefonu ve Amerikan delegesi Richard Holbrooke ile NATO Genel Sekreteri Javier Solana girişimleriyle tansiyon düşürülmüş ve kriz öncesi duruma dönülmüştür. Çıkan krizde, Yunan helikopterinin düşmesi sonucu 3 Yunan subayı yaşamInı yitirdi.