Kapitalizm genel hatlarıyla ekonomik bir sisteme verilen genel bir addır. Kapitalizm dahilinde ortaya çıkartılan ve seri olarak üretilen mallar, belirli kişilerin özel mülkiyeti ve himayesi altındadır. Bu malların ekonomik sistem içerisinde sağladığı kar maksimum seviyededir ve dolayısıyla bu maksimum kar mal sahibinin cebine girmektedir. Ortaya atılan sermayenin özel mal ve özel kar anlayışıyla kullanılma durumuna kapitalizm denilmektedir.
Sermaye sahiplerinin elindeki imkanları toplumdaki arz ev talebe göre en yüksek seviyede sunarak piyasa fiyatlarını da bu seviyelere göre düzenledikleri sistemdir. Ayrıca tüm halkın ortak paydasında bulunabilecek (demir yolları vb) sermayeler özel şahısların denetimi ve kontrolü altına alınarak özel mülk şekline dönüştürülebilir. Mülk sahibi buranın işletmesini kendi kar payına göre düzenleyerek işgücünü oturtur ve herkesin payına düşeni hesaplayarak (en büyük payı kendisine ayırması noktasıyla) kendisi ve iş verdikleri için bir gelir kaynağı oluşturur.
Geçmişten günümüze kapitalizm, dünyadaki en büyük rekabet kaynağıdır. Para hırsı, sermaye hırsı kapitalizmin vazgeçilmez ilkelerindendir. Aynı dönemlerden bugüne kadar gelen ve kapitalizmin tam karşıtı olan sosyalizm ise, özel mülkten ziyade tüm kar üretim araçlarının devletin eline olmasını ve devletin elinin altında bulunan kuruluşların bu karı kendisi için değil toplumsal fayda sağlayabilmek adına çalıştırılması düşüncesinden yanadır.
Kapitalizmin Tarihi Süreci
Kapitalizm ilk olarak, feodal sistemin ortadan kaldırılmasıyla birlikte oluşmaya başlamıştır. Feodal sistemin olduğu dönemde, bir toprak üzerinde yaşayan halk; o toprakların mülkiyen sahibine bağlı olarak yaşamaktaydı. Bu topraklarda herhangi bir ürün yetiştirildikten sonra kendine ayırması gereken kadarını ayırıp geri kalanın hepsini toprak sahibine vermekteydi. 15. yüzyıla gelindiğinde ticaret başladığından dolayı topraklar yavaş yavaş zenginlik kaynağı mertebesinden çıkmaktaydılar. Çünkü o dönemlerde paranın kendisi müthiş bir önem kazanmaya başlamıştı.
Ticaretle birlikte yok olan feodal sistemin yerine feodal sistemin içerisinde yer alan gücün ve emeğin o sistemden çıkartılıp yeni oturtulan sistemle satın alınmaya başlaması, gücün ve emeğin kiralanması yavaş yavaş düzen içerisine yerleşmekteydi. Yani kapitalist sistem, bu ticaretin ve paranın birbirinden ayrılmaz bir sömürü ikilisi olmasından meydana gelmekteydi. İlk olarak İngiltere’de, daha sonra Avrupa’da ve oradan da tüm dünyada kapitalist sistem düzenin içerisine girmeye başlamıştı. Daha detaylı anlatılacak olursa, coğrafi keşiflerle birlikte hızlanmaya başlayan ticaret kapitalizmi, piyasada herkesin acımasız bir rekabet içerisine girmesine sebep olmuştu. Herkes kendince bir yerlerden bir güç kazanmaya çalışıyor ve bunların hepsini daha çok paraya sahip olma amacıyla yapıyordu.
Daha sonra 18. yüzyıla gelindiğinde sanayi devriminin ortaya çıkmasıyla kapitalizmin odak noktası ticaretten sanayiye kaymıştır. Ve böylelikle de sanayi kapitalizmi sahalara çıkmaya başlamıştır. Devletin bu rekabet ortamına müdahale etmesine izin verilmemiş; endüstriyel piyasa, tekstil piyasası, madencilik gibi alanlarda müthiş bir yükseliş söz konusu olmuştur. Zengin olan kısım parasını kendisini daha da zengin olacağı yatırımlara yatırıp sürekli ilerleme kaydederken, orta halli denilen kısım günden güne daha da fakirleşmeye başlamıştır. Esnaflığın yerini özel emekçilerin aldığı dönemler tam da bu dönemlerdir.
Kapitalizmin Değişmez Kuralları
Rekabet : Aynı kar amacı için uğraş veren kişilerin birbirleriyle yarışması, kapitalizmin içerisinde asla değişemeyecek kurallardan bir tanesidir. Satıcıların ve dolayısıyla alıcıların arzları ve talepleri, bu talepleri üzerinden oluşan fiyatlar hep bu rekabetler üzerinden belirlenmektedir.
Çalışma alanı özgürlüğü : Elinde imkanları olan bir kişinin, istediği herhangi bir sektörde elinde bulunan kaynak ya da sermayeyi istediği miktarda istediği şekle dönüştürme rahatlığı mevcuttur. Bunun adı serbest girişimdir. Serbest girişimde bulunan bir yatırımcının elde edeceği kar ihtimali ya da uğrayacağı zarar riski kendi insiyatifine bırakılmaktadır.
Özel mülkiyet hakkının bulunması : Kapitalizm ekolünde her bir bireyin sınırsız olarak mülk ve mal edinme, istediği kadar farklı sektörden mal elde edinme hakkı vardır. Bunun dışında istediği miktarda sözleşme de yapabileceğinden dolayı mülkiyet serbestliğinin yanında sözleşmelere dair serbestliği de bulunmaktadır. Bu serbestlik az önce de değindiğimiz gibi mülklerde ve onun haricinde üretim ve tüketim araçlarını da içerisine almaktadır.
Zorunlu tutulamama : Kapitalist sistemin içerisinde yer alan bireylerin kendi emeğini istediği koşullarda kullanıma açma imkanı da vardır. Bunun anlamı bireyin istemediği hiç bir durumla karşı karşıya bırakılamamasıdır. Çalışmak istemediği yerlerde çalışmama, emek harcamak istemediği işlerde emek harcamama özgürlüğüne sahip olunur. Bunun dışında herhangi bir ürün sahibinin de elindeki ürününden istediği miktarda tasarruf etme hakkı bulunmaktadır.
Veraset : Kapitalist sistemin vazgeçilmez kurallarından biri de veraset sistemidir. Veraset sistemine göre kişinin elinde ne kadar miktar ürünü/malı/serveti olursa olsun bu birikimlerini isterlerse ailelerinden birine ya da isterlerse ailesinden bağımsız herhangi bir kişiye verebilme özgürlüğüne sahiptir.