Mühr-ü Süleyman yada diğer adıyla Hz.Süleyman’ın Mührü çeşitli geleneklerde Hz. Süleyman’a atfedilen, altı köşeli bir yıldızı içeren mühür. Altı köşeli versiyonu, sadece İsrail’i sembolize eden bir malzeme ya da mana değildir. Anadolu Selçuklu mimarisi ile Osmanlı dönemindeki sancaklarda sıkça görülür. Yahudiler tarafından Davud Yıldızı (Davud Mührü, Davud Kalkanı) adıyla da anılmaktadır.
Altı kenar ve altı köşeden oluşan, temelde iç içe geçmiş iki üçgenden oluşan şeklin yanında, sekiz köşe ve sekiz kenardan oluşan iç içe geçmiş iki kare de Türkiye’de Mühr-ü Süleyman olarak anılabilmektedir. Müslüman ve Türk mimarisinde çok eskiden bu tarafa süslemelerde kullanılmıştır. İki karenin oluşturduğu sembol, değisik zaman ve coğrafyalarda farklı kombinasyonlarda uygulanmıştır. Türkistan’ın Yesi şehrindeki Ahmet Yesevi türbesindeki sekiz köşeli yıldız ile Sivas Gökmedrese’nin kapısındaki sembol aynıyken yine Sivas Gökmedrese’nin minarelerindeki oyma süslemeler Mühr-ü Süleyman’ın çeşitleridir.
Mühr-ü Süleyman Tarihçesi
İlk insan Hz. Adem Peygamber yeryüzüne gönderildiğinde kendisine Cebrail tarafından bir yüzük verilmişti. Bu yüzüğün üzerinde bulunan sembol, Anadolu mimarisinde tarih boyunca birçok coğrafyada mimari süslemelerde sıklıkla kullanılan Sekiz Köşeli Yıldız’dı. 1000 yıl civarında yaşadığı rivayet edilen Hz. Adem Peygamber vefat edince yüzük Cebrail tarafından yeniden geldiği yere cennete götürüldü.
Bir gün Cebrail Hz. Davud Peygamber’e geldi ve elindeki yüzükle birlikte 10 adet soru verdi. “Bu 10 soruyu çocuklarına sor ve içlerinden her kim soruların tamamına doğru cevap verirse yüzüğü ona ver,” dedi. Bunun üzerine Hz. Davud Peygamber bir meydanda halkını topladı ve onların önünde Cebrail’in kendine söylediklerini söyledi. Sırayla büyük oğlundan başlayarak çocuklarına soruları sordu. Çocuklardan hiç birisi sorulara doğru cevap veremediler. Son olarak çocuklardan en küçüğü Süleyman’ı çağırdı ve soruları ona da sormaya başladı. Hz. Süleyman sorulara bir bir doğru cevap verirken diğer taraftan her cevabıyla birlikte gülümsüyordu. Tüm sorulara doğru cevap veren Hz. Süleyman’ı Hz. Davud Peygamber tebrik ettikten sonra kızdı ve “ciddi bir konuda halkın önünde neden ciddiyetten uzak davranıyor ve gülüyorsun” dedi. Hz. Süleyman ise, “babacığım özür dilerim, amacım sizi üzmek veya ciddiyetsizlik yapmak değildi ancak siz her soru sorduğunuzda şurada duran karınca bana cevapları söylüyordu ve ben de ona gülümsüyordum,” dedi. Bunun üzerine Davud Peygamber kalktı ve yüzüğü oğluna verdi.
Rivayet edilir ki, Hz. Süleyman Peygamber bu yüzüğün gücü sayesinde insanlar dışındaki varlıklara (cinlere, hayvanlara), tabiata ve nesnelere de hükmederdi. Hatta bir rivayette bu yüzüğün bir dönem cinler tarafından çalındığı ve Hz. Süleyman Peygamber’in gücünü ve hükmünü kaybettiği ve bu dönemde yer yüzünde birçok karmaşanın yaşandığı söylenir. Sonra Hz. Süleyman Peygamber tekrar yüzüğü ele geçirir ve hem gücünü kazanır hem de yer yüzündeki karmaşaya son verir.
İslam’da Hz. Süleyman
İslam kaynaklarına göre Hz. Süleyman’ın kuş dilini bildiği, rüzgara, hayvanlara ve cinlere hakim olduğu ifade edilir. Kur’an’da Neml ve Sebe surelerinde kıssası anlatılır. Anlatıma göre Saba Melikesi Belkıs’ın Hz. Süleyman’ı ziyaret edip müslüman olduğu, Hüdhüd adlı bir kuş ile haberleştiklerinden bahsedilmiştir. Yine çok ciddi bir hastalık geçirerek tahtı üzerinde ceset gibi kalarak sınandığı; güzel atların sunulduğu, kendisi için erimiş bakır madeninin sel gibi akıtıldığı, Cinler’in Hz. Süleyman’ın emriyle heykeller, havuzlar ve Hz. Süleyman Tapınağı’nı yaptığı, Belkıs’ın tahtını Süleyman’ın ehli kitap alimi olan baş veziri Asaf, ilim yoluyla göz açıp kapayıncaya kadar getirmiştir. Birçok şairin şiirlerinde kullandığı “Asaf’ın miktarını bilmez Süleyman olmayan” sözüde burdan gelir. Kur’an’a göre Hz. Süleyman peygamber, asasına dayanır halde ölmüş, uzun süre öldüğü anlaşılamamış, ancak kurtların kemirmesi ile bastonunun düşmesi sonucu öldüğü anlaşıldıktan sonra defnedilmiştir. Bu ayetle cinlerin gaibi bilemeyecekleri anlatılmak istenir.
Rivayetlere göre Hz. Süleyman’ın yeşil yakuttan yüzüğü cennetten getirilmedir. Süleyman’ın mührü, edebiyatta kullanılan bir alegoridir. Mühründe İsmi azam yazılıdır. Pers ve İran folklöründeki pek çok kuş figürünün kullanıldığı masalda, sırrı bilge ve kuş dilinden anlayan Süleyman çözer.
Alegori; bir görüntü, bir yaşantı veya bir davranışın daha iyi kavranmasını sağlamak için göz önünde canlandırıp dile getirme sanatıdır. Soyut bir düşünceyi heykel ya da resim ile göstermek, örneğin adalet düşüncesinin gözü bağlı ve elinde terazi bulunan bir kadınla (Themis) anlatılması gibi.