Müslümen veya İslami Takvim olarak kabul edilen Hicri takvim 1 yılı 354 ya da 355 gün olan ve 12 kameri aydan oluşan, Hz. Muhammed (S.A.V.)’in Mekke’den Medine’ye hicretini başlangıç yılı (1. yıl) kabul eden ve Ay’ın Dünya çevresinde dolanımını esas alan bir takvim sistemidir.
Hicri Takvim Hz. Ömer (R.A)’in halifeliği zamanında, hicretten 17 sene sonra toplanan bir konsey tarafından, Hz. Ali (R.A)’nin önerisiyle Hicretin gerçekleştiği yıl 1 kabul edilerek oluşturulmuştur. Bundan önce seneler rakamla değil o yıl gerçekleşen önemli olayların isimleriyle anılmaktaydı. Mesela: Fil senesi, Fil senesinden iki sonraki sene, Kabe’nin tamirinin yapıldığı tamir senesi, sel senesi gibi.
Hicri takvim kendi içerisinde Hicri Şemsi Takvim ve Hicri Kameri Takvim olmak üzere ikiye ayrılır.
1- Hicri Şemsi Takvim: Hz.Muhammed (S.A.V.)’in Kabe’ye geliş günü olan 20 Eylül 622 tarihi, takvim yılının başlangıcı olarak kabul edilir. “Şems” kelimesi: Arapçada, “Güneş” anlamına gelmektedir. Zaten, buna istinaden, bu takvimin: gün-ay-yıllarının hesaplanmasında ise: dünyanın, güneş çevresindeki dolaşımı esas alınır. Yani, bir anlamda, dünyanın güneş çevresinde dolaşımını esas alan “Miladi Takvim” ile benzerlik gösterir. Aralarındaki tek fark: “Başlangıç tarihleri” dir. Dünyanın güneş çevresinde bir kez dolaşımı, 1 yıl olarak kabul edilir. 1 yılın, 365 günden oluştuğu değerlendirilir.
2- Hicri Kameri takvim: Hicretin 17’nci yılı, Hicri Kameri takvimin, 1’nci yılı olarak kabul edilir ve takvim uygulaması başlatılır. Yani: takvimin başlangıç tarihi: 16 Temmuz 639 tarihidir. Muharrem ayı ise, yine Hicri Kameri takvimin başlangıcı olarak kabul edilir. Ancak, bu takvimde: gün-ay ve yıllar: dünyanın uydusu olan “Ay”ın, dünya çevresinde dolaşımı esas alınarak belirlenir. Zaten: “Kamer” kelimesinin anlamı “Ay” demektir. Ay; dünya çevresinde 12 kez dönünce: 1 kameri yıl olmuş sayılır. Bu 1 kameri yıl: 354 gündür. Ancak, bu gün belirlemesinde: çok hassas bir durum ortaya çıkar.
Her yıl Miladi takvim ve Hicri Kameri Takvim arasında, 11 günlük bir fark oluşur. Çünkü: Miladi takvimde, 365 gün varken, burada 354 gün, yani 11 gün daha kısadır. Bunun sonucunda, her yıl, bir önceki yıldan 11 gün önce sona erer. Tarihler, 11 gün öne kayar. Her 33 yılda bir ise; Miladi takvim ile Hicri Takvim arasında, 1 yıllık bir kayma olur. Takvimde bulunan 12 ay ( yani Ay’ın dünya çevresinde her turu, 1 ay fark edilir) : Muharrem, Safer, Rebiülevvel, Rebiülahir, Cemaziyelevvel, Cemaziyelahir, Recep, Şaban, Ramazan, Şevval, Zilkade, Zilhice olarak isimlendirilir.
“Haram ayları” yani hürmet ayları, İslam öncesi Arap toplumunda kullanılan ay adlarına göre savaşmanın yasak kabul edildiği Zilkâde, Zilhicce, Muharrem, Receb aylarıdır. Müslümanlar ayların isimleri için İslam öncesi dönemde kullanılan isimleri kullanmaya devam etmişlerdir. Bunlardan ilk 3’ü ardışık, Recep ise ayrı bir ay idi.
İslam öncesi dönemde Araplar arasında iç savaşlar eksik olmazdı. Yalnız haram aylarda savaş yapılmazdı. Bu aylarda panayırlar kurulur, uzak yakın bölgelerden hacılar büyük bir güvenlik içerisinde bu panayırlara gelir ve tüccar malını hacılara satar, şiir yarışmaları yapılırdı. Eğer bu barış aylarında savaş olursa, yasak çiğnendiği için “Ficâr savaşı” denirdi.
İslam öncesi Arap toplumunda Kameri takvime 3 yılda bir 1 ay eklenerek ayların yerleri sabitlenir, aylar hicri takvimde olduğu gibi yılın mevsimleri arasında dolaşmaz, en fazla 1 aylık oynamalar olurdu. Bu duruma nesi ismi verilirdi. İslam Ansiklopedisi’ne göre nesi uygulaması genel gözlemde olduğu gibi sabit bir takvim oluşturmak amacıyla değil, hac ve hac ile bağlantılı panayırların yılın belirli ve uygun bir mevsiminde icra edilmesi amacını taşımaktaydı.
İslamda da bu anlayış korunmuş ve hac haram aylardan olan Zilhicce ayında yapılmıştır. Kuran’a göre nesi uygulaması haram ayı helal sayıp savaşa ve yağmaya devam edebilmek için yapılan bir hile idi. Ömer zamanında hicri takvime geçilmesi ve nesi uygulamasına da son verilmesi ile İslamda kutsal aylar (recep, şaban, ramazan, muharrem gibi) her yıl 11 gün önce gelerek yılın her mevsimine uğramaktadır.