Bilgi
Göbeklitepe Hakkında Bilmeniz Gerekenler
Göbeklitepe, tarihin bilinen en eski ve en büyük tapınağıdır. Şanlıurfa il merkezinin yaklaşık olarak 22 km kuzeydoğusunda, Örencik Köyü yakınlarında yer alan dünyanın bilinen en eski kült yapılar topluluğudur. Dev sütunlardan ve üst üste dizilmiş ağır taşlardan oluşan Göbeklitepe, o dönemde el arabası vb. alet edevatın olmadığı için inşa süreci gizemlerini hala kuruyor. Tapınağı oluşturan taşların taşınabilmesi için muhtemelen çok sayıda insanın ve yük hayvanının gücünden yararlanıldığı düşünülüyor. Sütunların üzerinde bulunan hayvan figürü kabartmaları ise, kesinlikle zamanın ötesinde. Göbeklitepe, insanların avcı toplayıcı olarak yaşadığı dönemlerde bile sistematik olarak toplantılar yaptığını kanıtlayan ama ne amaçla kullanıldığı hala tam olarak kestirilemeyen antik bir yapıdır.
2005 yılında Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından 1. Derece Arkeolojik Sit Alanı ilan edildi ve Nisan 2011’de de UNESCO Dünya Mirası Geçici Listesi’ne girdi. Yaklaşık 7 sene boyunca aday listesinde yer alan ve tarihi yeniden şekillendiren Göbeklitepe, Temmuz 2018’de Bahreyn’de toplanan komitenin kararıyla UNESCO Dünya Miras Listesi’ne girmeye hak kazandı. 2019, “Göbeklitepe Yılı” olarak ilan edildi. Bu da dünyanın ilk tapınağı yani inanç merkezinin ziyaretçi sayısında, önceki senelere kıyasla ciddi bir artış anlamına geliyor.
Göbeklitepe, 1963 yılında İstanbul ve Chicago üniversiteleri iş birliği ile bölgede yapılan “Güneydoğu Anadolu Araştırma Projesi” sırasında bulundu. Göbeklitepe’nin keşfi 1963 yılında olsa da kazı çalışmaları 1995 yılında başladı. Araştırmalar günümüzde hala devam ediyor.
Göbeklitepe, Neolitik Çağ’a ait bir tapınaktır. Tarih öncesi dönemlerden biri olan ve Cilâlıtaş Çağı olarak da bilinen Neolitik Çağ’dan günümüze kalan tarihi alanın yaşının 12.000 olduğu düşünülüyor. Bu da M.Ö. 10.000’lerden beri var olduğu düşünülen alanı; Malta’daki M.Ö. 3600’lerden kalma megalitik tapınaklardan, Stonehenge ve Mısır Piramitlerinden daha yaşlı kılıyor ve dünyanın bilinen en eski tapınağı yapıyor! Pek çok kaynakta yerleşim yeri olarak kabul görse de bilim insanları tarafından yapılan Göbeklitepe araştırmaları, bu noktanın avcı-toplayıcıların inanç sistemleri doğrultusunda oluşturdukları bir buluşma noktası, avlanma ve dönemin önemli bir ihtiyacı olan takas için inşa edilmiş bir nokta olduğunu gösteriyor.
Göbeklitepe Hakkında Bilmeniz Gereken 8 Detay
Göbeklitepe, birçok gizemini hala koruyor olsa da arkeologlar yapının fiziksel özelliklerini keşfetmiş durumda. Göbeklitepe’ye gitmeden önce biraz bilgi sahibi olmak isterseniz aşağıdaki detayları aklınıza not alın.
1- Sütunların Ağırlığı 40 ile 60 Ton Arasında Değişiyor.
Mesela bazılarında el ve parmakların var olmasından dolayı insanları temsil eden eserler olduğu düşünülen T biçimindeki sütunların ağırlığının 40 ila 60 ton arasında değiştiği biliniyor. Fakat o dönemin şartlarında bu taşların alana kimler tarafından ve nasıl taşındığı bir Göbeklitepe sırrı olarak çözülmeyi bekliyor.
2- Döneminin İlerisinde Bir Mimari Teknik Kullanılmış.
Göbeklitepe’de dönemine göre oldukça ileri mimari tekniklerin kullanıldığı da bir gerçek. Belki ileriki günlerde bu soruların da cevapları bulunur.
3- Sütunların Üzerinde Yılan, Yaban Domuzu ve Ördeği Gibi Hayvan Kabartmaları Bulunuyor.
T şeklindeki sütunların üzerine işlenen kabartmalı figürlerde bulunan hayvanların ne amaçla koyulduğu hakkında farklı görüşler bulunuyor. Sütunların üzerinde yaban domuzu, yaban ördeği, boğa, yılan gibi bölgede yaşayan hayvanların figürleri bulunuyor. Bu figürlerin Göbeklitepe’nin muhafızları olarak görülmeleri ve şans için koyulan totem hayvanları olmaları görüşlerinin yanı sıra bu hayvanların kabilelerin sembolleri olabileceği de düşünülüyor. Ayrıca sütunlardaki aslan tasvirleri de Neolitik Çağ’da bu bölgede aslanların var olması ihtimalini güçlü kılıyor.
4- Buğdayın Ana Yurdu Göbeklitepe Kabul ediliyor.
Günümüzde genetik biliminin katkısı ile birçok varyasyonu bulunan buğday, buluntulara göre ilk olarak Göbeklitepe civarında yetiştirilmiş.
5- Bira Üretimi İçin Tarım Yapıldığı Düşünülüyor.
Araştırmaların ve incelemelerin ışığında, Göbeklitepe’de bulunan tahıl örnekleri üzerinde fermantasyon belirtileri saptanmış. Aynı zamanda tapınak kalıntıları çevresinde bira varilleri olarak kabul edebileceğimiz ekipmanlar bulunmuş. Bu kanıt üzerinden teori geliştiren bilim insanları, Göbeklitepe’nin aynı zamanda erken dönem alkollü içecek üretimi konusunda bir öncü olduğunu düşünüyor.
6- Göbeklitepe Kaşifi: Klaus Schmidt
Her ne kadar 1983 yılında Şanlıurfalı bir çiftçinin bulduğu oyma taş, Göbeklitepe’nin erken dönem buluntularından biri olsa da asıl çalışmalar 1995 yılında Şanlıurfa Müzesi başkanlığında başlamış. 2007 yılında ise Klaus Schmidt kazı başkanlığına getirilmiş.
7- Göbeklitepe, İnsan Eliyle Saklanmış Olabilir.
Dairesel yapının içerisindeki kireç taşı ve toprak yapısının homojen olması, Göbeklitepe tapınağı içerisindeki pek çok kalıntının tapınak kapatılmadan önce temizlenmesi ise alanın bilinçli bir şekilde gömüldüğünü, diğer bir deyişle kapatıldığını gösteriyor. Fakat ne yazık ki henüz “Göbeklitepe neden gömüldü?” sorusunun bir cevabı yok.
8- Sıvı Geçirmeyen Zeminler
Göbeklitepe tapınağının zeminleri özellikle sıvı geçirmeyecek şekilde tasarlanmış. Böyle bir zemine ihtiyaç duyulmasındaki amacın ise, tarihin en eski tapınağında kan, alkol vb. sıvı maddelerle ritüellerin gerçekleştirildiği fikrini destekliyor.
Kaynak: Wikipedia ve https://www.flypgs.com/