Herkese Merhaba. Bu yazımızda sizlere “bir depremin şiddeti ile depremin büyüklüğü” kavramları arasındaki farkı kısaca izah etmeye çalışacağız. Bir deprem meydana geldiğinde depremin sayısal değeri hakkında kullanılan veriler çoğu zaman kavram karmaşasına yol açıyor. Bir kurumun verdiği rakam diğer kurumun verdiği rakamlar arasında fark olunca akıllarda soru işareti çıkıyor. Şimdi sizlere depremin büyüklüğü ve depremin şiddeti ne anlama geliyor? Bu iki kavram arasında ne gibi farklar vardır? Sorularına yanıt vereceğiz.
- “X kentinde 7.5 şiddetinde bir deprem meydana geldi.”
- “X kentinde 7.5 büyüklüğünde bir deprem meydana geldi.”
İlk ifadede kullanılan 7.5 şiddetindeki sayısal değer burada, depremde ortaya çıkan enerjinin büyüklüğünü (magnitüd) ifade ettiğinden ikinci kavram olan 7.5 büyüklüğünde verisini kullanmamız daha doğru olacaktır.
Temel olarak bir depremin gücü veya boyutu iki yolla ölçümü sağlanmaktadır. Bunlardan birisi depremin “şiddeti” iken bir diğeri ise “büyüklüğü” olarak ifade edebiliriz. Bu iki kavram genellikle karıştırılmakta ve çoğu zaman yanlış kullanılmaktadır. Bu durumda elde edilen verilerin kamuoyunda (halk nezdinde) yanlış algılanmasına neden olmaktadır.
Kısaca ifade etmek gerekirse; depremin şiddeti depremin yapılar ve insanlar üzerindeki etkilerinin bir ölçüsü iken; depremin büyüklüğü (magnitüd) ise depremin kaynağında açığa çıkan enerjinin bir ölçüsüdür.
Depremin Şiddeti Nedir?
Depremin şiddeti herhangi bir derinlikte olan depremin, yeryüzünde hissedildiği bir noktadaki etkisinin ölçüsü olarak tanımlanmaktadır. Diğer bir deyişle depremin şiddeti, onun yapılar, doğa ve insanlar üzerindeki etkilerinin bir ölçüsüdür. Bu etki, depremin büyüklüğü, odak derinliği, uzaklığı, yapıların depreme karşı gösterdiği dayanıklılık dahi değişik olabilmektedir. Şiddet depremin kaynağındaki büyüklüğü hakkında doğru bilgi vermemekle beraber, deprem dolayısıyla oluşan hasarı yukarıda belirtilen etkenlere bağlı olarak yansıtır.
Depremin şiddeti; depremin yer yüzeyindeki etkileri olarak tanımlanır. Şiddetin ölçüsü, insanların deprem sırasında uykudan uyanmaları, mobilyaların hareket etmesi, bacaların yıkılması ve toplam hasar gibi çeşitli kıstaslar göz önüne alınarak yapılır. Şiddeti tanımlamak için birçok ölçek geliştirilmiştir. Bunlardan en yaygın olarak kullanılanı Değiştirilmiş Mercalli Şiddet Ölçeğidir (Modified Mercalli (MM) Intensity Scale). Bu ölçek, Romen rakamları ile belirlenen 12 düzeyden oluşur. Hiçbir matematiksel temeli olmayıp bütünü ile gözlemsel bilgilere dayanır.
Depremin Büyüklüğü ile Depremin Şiddeti Karşılaştırması
Depremin şiddeti, depremlerin gözlenen etkileri sonucunda uzun yılların vermiş olduğu deneyimlere dayanılarak hazırlanmış olan “Şiddet Cetvelleri”ne göre değerlendirilmektedir. Diğer bir deyişle “Deprem Şiddet Cetvelleri” depremin etkisinde kalan canlı ve cansız her şeyin depreme gösterdiği tepkiyi değerlendirmektedir. Önceden hazırlanmış olan bu cetveller, her şiddet derecesindeki depremlerin insanlar, yapılar ve arazi üzerinde meydana getireceği etkileri belirlemektedir.
Bir deprem oluştuğunda, bu depremin herhangi bir noktadaki şiddetini belirlemek için, o bölgede meydana gelen etkiler gözlenir. Bu izlenimler, Şiddet Cetvelinde hangi şiddet derecesi tanımına uygunsa, depremin şiddeti, o şiddet derecesi olarak değerlendirilir. Örneğin; depremin neden olduğu etkiler, şiddet cetvelinde VIII şiddet olarak tanımlanan bulguları içeriyorsa, o deprem VIII şiddetinde bir deprem olarak tanımlanır. Deprem Şiddet Cetvellerinde, şiddetler Romen rakamıyla gösterilmektedir. Bugün kullanılan başlıca şiddet cetvelleri değiştirilmiştir. Bunlar, “Mercalli Cetveli (MM)” ve “Medvedev-Sponheur-Karnik (MSK)” şiddet cetvelidir. Her iki cetvelde de XII şiddet derecesini kapsamaktadır. Bu cetvellere göre, şiddeti V ve daha küçük olan depremler genellikle yapılarda hasar meydana getirmezler ve insanların depremi hissetme şekillerine göre değerlendirilirler.
VI-XII arasındaki şiddetler ise, depremlerin yapılarda meydana getirdiği hasar ve arazide oluşturduğu kırılma, yarılma, heyelan gibi bulgulara dayanılarak değerlendirilmektedir.
Depremin Büyüklüğü (Magnitüd) Nedir?
Depremin büyüklüğü; deprem sırasında açığa çıkan enerjinin bir ölçüsü olarak tanımlanmaktadır. Enerjinin doğrudan doğruya ölçülmesi olanağı olmadığından, Amerika Birleşik Devletlerinden Prof. C. Richter tarafından 1930 yıllarında bulunan bir yöntemle depremlerin aletsel bir ölçüsü olan “Magnitüd” tanımlanmıştır. Prof. Richter, episantrdan 100 km. uzaklıkta ve sert zemine yerleştirilmiş özel bir sismografla (Wood-Anderson torsiyon Sismografı ile) kaydedilmiş zemin hareketinin mikron cinsinden (1 mikron 1/1000 mm) ölçülen maksimum genliğinin 10 tabanına göre logaritmasını bir depremin “magnitüdü” olarak tanımlamıştır. Bugüne dek olan depremler istatistik olarak incelendiğinde kaydedilen en büyük magnitüd değerinin 8.9 olduğu görülmektedir. (31 Ocak 1906 Colombiya-Ekvator ve 2 Mart 1933 Sanriku-Japonya depremleri). Yine farklı kaynaklarda 1900 den bu yana kaydedilen en büyük depremin, 22 Mayıs 1960’ta Şili‘de olduğu belirtilmektedir. (Magnitud= 9.5 Mw).
Depremin büyüklüğü (magnitüdü), belli bir zaman diliminde kaydedilen sismogram üzerindeki deprem dalgalarının genliğinin logaritması olarak tanımlanır. (Richter-ML, mb, MS, MW)
Magnitüd, aletsel ve gözlemsel magnitüd değerleri olmak üzere iki gruba ayrılabilmektedir.
Aletsel magnitüd, yukarıda da belirtildiği üzere, standart bir sismografla kaydedilen deprem hareketinin maksimum genlik ve periyot değeri ve alet kalibrasyon fonksiyonlarının kullanılması ile yapılan hesaplamalar sonucunda elde edilmektedir. Aletsel magnitüd değeri, gerek hacim dalgaları ve gerekse yüzey dalgalarından hesaplanmaktadır. Genel olarak, hacim dalgalarından hesaplanan magnitüdler (m) ile yüzey dalgalarından hesaplanan magnitüdler de (M) ile gösterilmektedir. Her iki magnitüd değerini birbirine dönüştürecek bazı bağıntılar mevcuttur.
Gözlemsel magnitüd değeri ise, gözlemsel inceleme sonucu elde edilen episantr şiddetinden hesaplanmaktadır. Ancak, bu tür hesaplamalarda, magnitüd-şiddet bağıntısının bölgeden bölgeye değiştiği de göz önünde tutulmalıdır.
Gözlemevleri tarafından bildirilen bu depremin magnitüdü depremin enerjisi hakkında fikir vermez. Çünkü deprem sığ veya derin odaklı olabilir. Magnitüdü aynı olan iki depremden sığ olanı daha çok hasar yaparken, derin olanı daha az hasar yapacağından arada bir fark olacaktır. Yine de Richter ölçeği (magnitüd) depremlerin özelliklerini saptamada çok önemli bir unsur olmaktadır.
Depremlerin şiddet ve magnitüdleri arasında birtakım ampirik bağıntılar çıkarılmıştır. Bu bağıntılardan şiddet ve magnitüd değerleri arasındaki dönüşümleri aşağıdaki gibi verilebilir.
Depremin büyüklüğüne (magnitüdü) göre 1 yılda tüm dünyada kaç tane deprem olmaktadır?
Richter Ölçeği Nedir?
Bu ölçek herhangi bir yerde satılmaz, yani bir cihaz veya alet değildir. Richter Ölçeği, depremin magnitüdünü tanımlayan matematiksel bir formüldür.