Çay kelimesinin kökeni, anavatanı Çin’e dayanır. Mandarin lehçesindeki ç’a ve Amoy lehçesindeki t’e çayın iki farklı söyleniş şeklidir. Batı dünyasında çayın ismi iki formu da kullanır. Mandarin formu ilk defa 1559’de Portekizli tüccarlar tarafından kullanılmıştır. Bu tüccarlar sayesinde Mandarin lehçesindeki ç’a Rusçaya (çai), Farsçaya (ça), Arapçaya (şay) ve Türkçeye girmiştir. Avrupa’da daha sonraları Hollandalı tüccarlar tarafından Amoy lehçesi yaygınlaştırılmıştır. Bu sayede çay Batı dillerinde Amoy lehçesindeki ‘t’e kelimesinden türeyip, İngilizce’ye (tea), Fransızca’ya (the), İspanyolca’ya (te), Almanca’ya (tee) yerleşmiştir. Doğu dillerinde ise Mandarin formu daha yaygındır, Hintçe (çay) ve Japonca (cha) bu formu kullanılır.
Çayın ilk yudumlanışı çok eskilere, MÖ 2737’ye, Çin İmparatorluğuna kadar dayanır. Efsaneye göre Çin’in ilk imparatorlarından Shen Yung, çay bitkisinin tesadüfen sıcak suya düşmesine şahit olur. İmparator, işte bu keşifle birlikte çayın büyüsüne kapılır ve yine efsaneye göre yedi yıl boyunca o bölgede kalarak sürekli çay içer.
Çayın Tarihçesi
Çayın Avrupa’da ilk söz edilişi ise yüzlerce yıl önce, 1559 yılında gerçekleşir. 1606 yılı ise çayın Avrupa’yla tanıştığı yıl olarak tarihe geçer. 1635 yılından sonra, Hollanda ve Fransa, Avrupa’da çay tüketimine öncülük eden ülkeler olurlar. İlk demlik örneklerinin Çin’den Avrupa’ya ulaşması ise 1650’li yıllarda gerçekleşir.
Çayın Amerika’ya ulaştıran ise Peter Stuyvesant’tır. Bugün New York olarak anılan New Amsterdam’a yerleşen Hollandalı koloniler, Amerika’nın ilk çay tiryakileri olarak tarihe geçerler. Çaya bilimsel adının yani Camelia sinensis’in verilişi ise 1753 yılına rastlar. 1800’lü yıllarda, Avrupa ve Amerika’da yavaş yavaş çay endüstrisi boy göstermeye başlar. Thomas Lipton’un ilk dükkânı da 1871 yılında, İngiltere / Glasgow’da hizmete girer. 1890 yılına gelindiğinde Thomas Lipton, Seylan’da ilk çay tarlasını satın alır. Hindistan’dan getirilen çay tohumları 1903 yılından itibaren Kenya ’da yeşermeye başlar.
Amerika’da sıcak havalarda çay satmakta zorlanan Richard Blechynden, çayı soğuk halde sunmayı akıl eder. Amerika kökenli Ice tea kavramı da işte bu tesadüfle doğar. Poşet çayın keşfi ise 1908 yılında gerçekleşir. Üst sınıflara hitap eden pahalı bir içecek olmaktan uzaklaşarak gitgide herkes tarafından tüketilen bir içecek haline gelen çay, çeşitli yeniliklerle birlikte gelişmeye devam eder.
Günümüzde ise, bir yıl içinde dünyada tüketilen Lipton sıcak çaylarıyla tam 3 bin 660 adet olimpik yüzme havuzu doldurmak mümkün. Dünyada en çok çay tüketen ülkeler arasında Türkiye’nin de yer aldığının da unutmadan altını çizelim. 1900’lü yıllara kadar çayı tanımayan ve tam bir ’kahve tiryakisi’ olan Türkiye’de bugün çay, sudan sonra en sık tüketilen içecek haline gelmiş durumdadır. Türkiyede en çok çay üretilen il Rize’dir
Çayın Faydaları Nelerdir? >>> Devamı Oku