Ozon Tabakasının incelmesi Ozon (O3) üç oksijen atomundan oluşan, atmosferdeki diğer temel gazlara göre çok az miktarda bulunan ama iklim ve canlıların yaşamı üzerinde büyük etkisi olan bir gazdır. Ozon atmoserin iki ayrı katmanında (troposfer, stratosfer) iki ayrı şekilde bulunur. Stratosfer katmanında 19 ile 45. kilometreler arasında ozonosfer denilen bölümde doğal olarak bulunan ve atmosferdeki toplam ozonun %90 kadarını oluşuran ozon, iyi huylu ozon olarak adlandırılır. Çünkü bunlar güneşten gelen zararlı ultraviole radyasyonu tutmaları nedeniyle hem yeryüzündeki çalıları korumakta, hemde yeryüzünün fazla ısınmasına engel olmaktadır. Troposferde yaklaşık yerden 10 kilometreye kadar görülebilen ve atmosferdeki toplam ozonun %10’unu oluşturan, insanların çeşitli etkinlikleri sonucu oluşan ozon’a ise kötü huylu ozon denilmektedir. Çünkü bunlar endüstri atıkları, eksoz gazları ve azotoksit (NOx) türevlerinin güneş radyasyonu ile tepkimeye girmesi sonucu ortaya çıktığından insan ve diğer canlılar için zararlı olmaktadır.
Ozon deliği gerçekten bir delik değildir. Ozon tabakasındaki bir incelmedir. Bu ozon tabakası gittikçe inceliyor anlamındadır. Bunun sebebi bizlerin havaya saldığı kimyasallardır. Bu kimyasal maddeler günlük yaşamımızda kullanılır ve ozon tabakasına zarar verirler. Ozon Tabakasına zarar veren kimyasal maddeler şunlardır:
1- Kloroflorokarbonlar (CFC’ler), genel olarak klima sistemlerinde, buzdolaplarında, köpük üretiminde (örneğin yataklar için), parfüm ve deodorantlarda kullanılır.
2- Halonlar, yangın söndürme cihazlarında kullanılır.
3- Metil bromid, tarımda böcek ilacı olarak kullanılır.
Modern cihazlar ozon tabakasındaki incelmeyi belirleyebilmektedir. Ölçümler Güney Kutbundaki (Antarktika) incelmenin Kuzey Kutbuna göre daha büyük olduğunu göstermiştir. Ozon tabakasındaki bu incelme bir şey yapılmazsa daha da büyüyecektir. Ozon tabakasında incelme küresel bir problemdir. Ozon tabakasındaki incelme problemine herkesin duyarlı olması ve zararlı kimyasalları artık daha fazla kullanmamasıyla ozon tabakasının iyileştirilmesi mümkün olabilecektir.
Ozon tabakasındaki incelme, kutuplarda, daha çok da güney kutbunda gözlenmektedir. Bunun nedeni kutuplarda daha etkili olan farklı fizikokimya-sal tepkimelerle ilgilidir. Bunlardan en bilineni ve kabul göreni kutup bölgelerinde görülen çok düşük sıcaklıklar nedeniyle o seviyeye yükselen klor ve brom moleküllerinin, ozon (03) müleküllerini daha kolayca parçalamalarıdır.
Ozon deliğinin ana sonucu yeryüzüne daha fazla UV ışınının (özellikle çok tehlikeli olan UV-B) ulaşmasıdır. UV ışınları güneş yanıklarına, deri kanserine sebep olabilir, gözlere zarar verebilir (katarakt) ve insanlarda bağışıklık sisteminin zayıflamasına neden olabilir. Bilindiği gibi bağışıklık sistemi hastalıklara karşı koymamızı sağlayan bir sistemdir. Bu sistem zayıfladığı zaman hastalıklarla savaşma yeteneğimiz de zayıflamış olacaktır. UV ışınları sadece sağlığımızı etkilemekle kalmaz çevre üzerine de olumsuz etki yapabilir. Tarımsal üretimi azaltabilir, ayrıca deniz besin zincirini bozarak balık nüfusunu etkiler. Antarktika üzerindeki ozon deliğinin kapladığı alan, ABD’nin yüzölçümünden daha büyüktür ve buranın tekrar doldurulması için on milyonlarca ton ozon gerekir. Bu miktarda ozonun nakliyesinin maliyeti bile astronomik olur.
Yapılan araştırmalara göre ozon tabakasındaki incelmenin %1 artması Dünyaya gelen zararlı ultraviyole ışınların %2 oranında artmasına neden olmaktadır. Bu nedenle de artan radyasyondan tüm canlı organizmalar aşırı derecede etkilenmektedir.
İnsan sağlığı üzerindeki etkileri: Deri Kanseri: Deri kanserine yakalanmanın ana nedeni çok fazla güneş ışığına maruz kalmaktır. Melanoma adı verilen ben kanseri de ozon tabakasının tahribatıyla artan UV radyasyonun etkisiyle oluşmaktadır. Açık tenli, açık renk saçlı kişiler cilt kanserine yakalanmakta en yüksek riske sahip olsalar da, tüm cilt tipleri için risk UVB radyasyona maruz kalmakla artmaktadır. Katarakt: Uzun süreli güneş ışınlarına maruz kalmanın görmeyi azaltan ve sürekli körlüğün başlıca nedeni olan, gözbebeklerini örten kataraktı başlattığı bilinmektedir. Katarakt, gözün merceği üzerinde meydana gelen ve görmeyi sınırlandıran bulutlanmadır. Bu göz kusuru birçok nedenle meydana gelse de yapılan deneyler artan ultraviyole ışınların gözlerde katarakta neden olduğunu göstermiştir. Genellikle geçici görüş kaybı olan kar körlüğüne de UV ışınları neden olmaktadır. Bağışıklık Sistemi: Ultraviyole ışınlarına maruz kalmak insanların bağışıklık sistemini zayıflatmaktadır ve bu da insan vücudunu sıtma gibi enfeksiyon hastalıklarına karşı çok daha hassas hale getirmektedir. Aşırı ultraviyole ışınlarına maruz kalan ekvator bölgelerindeki insanlarda herpes, simplere ve leishmaiasis gibi hastalıklarda artma gözlenmiştir.
Bitkiler üzerindeki etkileri: Bitkiler gelişme ve büyümelerini devam ettirebilmek için fotosentez yaparlar. Bitki fotosentez esnasında stomalarını açar ve CO2 alır, bu esnada gözeneklerden içeriye ozon (O3) girişi de olur. Stomalar ozondan korunmak için kapanırlar ve bu kapanma fotosentezin durmasına veya yavaşlamasına sebep olur. Ozon oksidasyon sonucu bileşimleri etkiler, mitokondride enerji üretimini engeller ve bitki büyümesini yavaşlatır. Ozon aynı zamanda bitkide çiçeklerin ve meyvelerin azalmasına, suyun verimli kullanılmasının engellenmesine de sebep olur. Ozon bitkileri hastalıklara, böceklere ve kuraklığa karşı hassaslaştırır ve zayıflatır. Bitkiler yapılarındaki farklılıklar nedeniyle ozona dayanıklılık açısından değişkenlik gösterirler. Bazı bitkiler ozonun verdiği zararı yok edebilirler, bazı bitkiler ise bu zararı engelleyemezler. Yapraklarda ozon zararı ile beneklenme, su lekeleri, sararma, erken yaşlanma ve dökülme görülür. Ormancılık alanında da artan UVB radyasyonu fidelerin yeşermesini azaltmaktadır.
Hava kirliliğine etkileri: Ultraviyole ışınların yüksek miktarları, havada bulunan kirleticiler arasındaki kimyasal reaksiyonları hızlandırarak kentsel hava kirliliğinde bir artışa neden olmaktadır. Artan hava kirliliği de özellikle astım hastaları ve yaşlılara ciddi zararlar vermektedir. Ayrıca, birçok kırsal alan, orman ve tarla aşağı seviye rüzgarlarıyla şehirlerden ve endüstriyel alanlardan taşınan kirleticilerden en az kentler kadar etkilenebilmektedir.
Hayvanlar üzerindeki etkileri: Ozon kaybıyla UVB radyasyonunun deniz yaşamını olumsuz yönde etkilediği saptanmıştır. UVB ışınları özellikle balık larvası, karides, yengeç, deniz kestanesi, fitoplankton ve deniz bitkilerine zararlıdır. Fitoplanktonlar bir hücreli su yosunlarından oluşan, suda yaşayan bir bitki topluluğudur. Bu mikroskopik okyanus canlılarının yaşamlarının kaybı, küresel iklimi dolaylı yoldan etkileyebilir. Çünkü bu canlılar atmosfere salınan karbondioksitin yaklaşık %80’i için depo görevi yaparlar. Bunların yok olması karbondioksitin atmosferik konsantrasyonunu ve sera etkisini arttırarak küresel iklimi değiştirirler. Ayrıca fitoplanktonlar okyanuslar üzerindeki bulutların oluşumunda önemli bir kimyasal madde olan dimetilsülfoksidi üretirler. Üretimdeki azalma bulut modellerini ve küresel iklimi olumsuz etkilemektedir. Böylece su ekosistemleri üzerinde artan radyasyonun baskısı besin zincirinin önemli bir parçasını oluşturan fitoplankton üretiminde azalma yaratacak, bu da insan besin kaynaklarında azalmalara yol açacaktır. Çoğu hayvan türleri UVB’ye karşı kalın derileri ve deri pigmentasyonu nedeniyle insanlara nazaran çok daha fazla korunmaya sahip olmalarına rağmen bazıları artan UVB’den etkilenebilirler. UVB evcil hayvanlarda insanlarda görülenlere benzer kanserlere neden olur. Gözler ve vücudun UV’ye maruz kalan pigmentsiz kısımları çok daha fazla risk altındadır. Cilt tümörleri; inekler, keçiler, koyunlar, kediler ve köpeklerde; göz tümörleri de; atlarda, koyunlarda, domuzlarda ve sığırlarda gözlenmektedir.
Endüstriyel materyaller üzerindeki etkileri: Ozon lastik ve boya gibi organik bileşikleri parçalar. Oksidasyon gücü çok yüksektir. Hatta gümüş gibi direnci yüksek metalleri bile yüksek oksitlere dönüştürmeyi başarır. Ayrıca, plastik gibi çok dayanıklı bir malzemeden yapılmış materyalde bile çatlak oluşumuna, sararmaya neden olur.
Ozon kirliliği: Güneş ışığında fotokimyasal tepkimeye giren egzoz gazları, kirli havadan oluşan duman bulutlarında, ozon ve nitrojen dioksit oluşturmaktadır. Böylece atmosferin yeryüzüne yakın alt kısımlarında ozon kirliliği meydana gelir.