Her insanın elbette bir korkusu vardır. Kimimiz yılandan, kimimiz yükseklikten, kimimiz kapalı alandan, kimimiz kalabalıktan korkarız. Ve korkularımızdan kurtulmak için çıkış yolları ararız. Bunun için ya korkularımızı içimizde yaşayarak üstesinden gelmeye çalışırız ya da başkalarından yardım alırız. Fobi olarak nitelendirdiğimiz korku olayı gerçekte korku meydana getirmeyecek olan herhangi bir aktiviteye veya duruma karşı aşırı korku hissetme ve kaçınma davranışında bulunmaktır. Böyle kişiler bu tür durumlarla karşılaştıklarında aşırı anksiyete duyarlar aslında korkularının ne kadar saçma olduklarının farkındadırlar fakat korkularını mantıksal olarak düşünüp engelleyemezler.
Fobilerin ortaya çıkış nedenleri nelerdir diyecek olursak; genetik yatkınlığa veya nörokimyasal nedenlere bağlı olduğu bilinmektedir.
Bugünkü yazımızda sizlere bu fobilerden sadece biri olan rhytifobi’den bahsedeceğiz. Rhytifobi; dünyada en az bilinen fobi olup vücutta kırışıkların oluşmasından korkmak olarak tanımlanır. Bu fobi genellikle kadınlarda görülür. Göz altındaki ya da çevresindeki, boyun bölgesindeki, ellerdeki vs. kırışıklıklar bazı kişilerde rhytifobi dediğimiz korkuya neden olur. Oysa ki yaşlılık tüm canlılarda görülen temel biyolojik süreçtir. Yaşam sürecinin çocukluk, gençlik, yetişkinlik gibi doğal ve kaçınılmaz bir sürecidir. Elbette bir gün yaşlanacağız ve kırışıklıklarla tanışacağız. Ancak bu durumu herkesin normal kabullendiği söylenemez. Rhytifobikler gibi…
Bizim için yanlış bir korku çeşidi gibi görünse de alay etmek yerine kendimizi o kişinin yerine koymak, karşımızdaki kişiye anlayışlı ve yardımcı olmak bizim görevimiz olmalı. Ama yardımımız yaşlanmayı önleyen (ya da öyle olduğu sanılan) estetik cerrahi medikal uygulamalar, anti-aging kremler, serumlar, maskeler yerine şu şekilde olmalı:
Yaşlanmanın; uzmanlık, tecrübe, deneyim gibi bazı özellikleri beraberinde getirdiği bu tür kişilere hissettirilmelidir. Yaşlanan kişilerin hayattaki hedefleri değiştiği için gençlere göre daha mutlu oldukları, stres ve endişeleri daha az olduğunun farkına varmaları sağlanmalıdır. Böylece bu tür kişiler yaşlanmaktan, kırışıklıklardan korkmanın ne kadar gereksiz olduğunu anlayacaklardır ve ona göre davranacaklardır diye düşünüyorum.
Aynaya her baktığımızda ve kırışıklarla yüz yüze geldiğimizde “ahh gençliğim!” deyip iç geçirmek yerine her yaşın ayrı bir güzelliği olduğunun farkına bir varabilsek bu tür korkuların hayatımızda olma ihtimali kalmayacaktır. Bırakın kırışıklıklar olsun siz mutluluğunuzdan, hayat sevincinizden ve en önemlisi sağlığınızdan bir şey kaybetmeyin gerisi önemli değil!.
Önemli olan hayata yeni yıllar eklemek değil, yıllara hayat eklemektir… Alexis Carrel